16 Kasım 2007 Cuma

MÜZİKTERAPİ VE ASTROLOJİK AKORD

Müzik hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Her zaman için iyi bir dinleyici olduğuma inanırım. Klasik müzikten, modern ya da günümüz müziğine yayılan geniş bir yelpazede hep iyileri dinlemek ve ruhumu gıdalandırmak benim için hep tutku oldu. Aslında herbirimiz çok da bilinçli olmasak da ahenk ve huzur arayışımızı ya da uyarıcı etkisini hep kullanmışızdır müziğin.. Yani bir yatıştırıcı, bir de uyarıcı yönü var müziğin. Bu yüzden Şirazlı Ruzbahan Bagli, Süheyl Ünver gibi büyükler ‘Musiki fasıkın fıskını, aşıkın da aşkını arttırır’ demişler.

Okul yıllarında gitar ile coşan yüreğimi, ney öğrenerek yatışmalardayım son zamanlarda.. Geçmişten günümüze yapılan araştırmalar, müziğin astımdan şizofrene, down sendromundan felce kadar pek çok hastalığın tedavisinde olumlu etken olduğunu kanıtlamış.

Müzik ile tedavinin 6000 yıllık bir geçmişi var. Özellikle Kazan, Kırgız ve Altay Türklerinde görülmekte. Daha sonra Farabi, İbni Sina, Ebubekir Razi müzikterapinin temellerini oluşturmuş. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de gelişimini sürdürmüş. Zamanında Edirne’de Beyazıd-ı Veli Darüşşifası’nda, üç hanende bir neyzen, bir kemani, bir santuri, bir çeng-i santuri ve bir de udi hastalara tedavi uygularmış. Bu yöntemle de başta ödemli hastalar olmak üzere bir çok hasta tedavi edilirmiş. Geçmişte Türkler arasında Baksı ve Kam adı verilen hekimler, müzikterapi uygulaması yapmaktalarmış. İlginç olan ise, bunların oynanan danslarla vecd haline geçerek sezgi ile hastalarını tedavi etmeleri.

Müziğin özünde hareket ve ritm var. Her bir müzik ya da makam kişilerde farklı duygu ve düşünceleri harekete geçiriyor. Düşünmek nefesli aletler, hissetmek yaylı aletler, istemek ise vurmalı aletlerle ilgili. Demekki çocukluk yıllarımda bir şeyi isterken hep birşeylere vuruyor ve talep ediyordum, Gençliğim hislerimi, ilerleyen yaşım ise düşünceyi ön plana çıkarmış durumda. Özellikle ahenk arayışına müzikle kısa yoldan ulaşılabiliyor.

Hatta evrensel ahenk içerisinde olması gerektiğinden hareketle burç ve gezegenlerin de müziksel ses ve notalarla ilişkilendirildiğini görmekteyiz. Yapılan çalışmalarla, doğum anındaki yıldız haritasında yer alan gezegenlerin birbirleri arasındaki ilişkiden hareketle bir melodik yapıdan söz edilebilmektedir.

Haritalarında gezegenler arası akord ya da uyum hali mevcutsa, yaşam kişi için ahenkli bir senfoniye dönüşebilmektedir. Müziksel değerler yaşamın her noktasında duyabilene kendisini dinletmektedir. Ya da iki gezegenin doğum haritasında enerjilerinin uyumsuzluğunda bahsediliyorsa, kombine ses de ahenksiz çıkmakta, ancak hareket halindeki diğer gezegenler veya ikinci bir şahıs tarafından 3.bir ses değeri ya da notasıyla ahenk sağlanabilmektedir. Uyumlu evlilikler ve iş ortaklıkları ilk akla gelenler..

Mesela, Koç burcu DO notasıyla ifade edilirken, oğlak burcu LA notasıyla ifade edilmektedir. Yaşam da bir senfoni değil mi inişleri ve çıkışlarıyla..
Kimi zaman bir segah peşrev, kimi zaman ise hüzzam..

Müzik makamları ile burç ve gezegenlerin de etkileşimleri var. Kişilerin yıldız haritalarından hareketle, hastalıkların tedavisinde hangi makamların uygulanabileceği tespit edilebiliyor. Örneğin rast makamı, ateş tabiatlı yapısıyla Koç burcunu etkilemektedir. Uyarıcı niteliğinden dolayı, kişiye neşe ve rahatlama vermektedir. En eski makamlardan Rast makamı ise, Mars gezegeni ile bağlantılı olup, spazmı çözücü etkisi gözlenmiştir. Bu ise spastik ve otistik hastalıkların tedavisinde fayda sağlamaktadır.

Çoğu kez bilinçsizce müziklerden kendimize uyan bir türü seçiyoruz, yani SELF MÜZİKTERAPİ uyguluyoruz. Ben şahsen farklı zaman ve mekanlarda değişik frekanslara sahip müzikler dinleyerek, yıldız haritamda yer alan akortsuzlukları, uyumsuzlukları ahenkli hale getirmeye çalışıyor ve iç ahengimi her an düzenliyorum. Acaba siz şu günlerde kimleri dinliyorsunuz? Ya da cep telefonunuzdaki melodi kimin bestesi?

Son olarak Afrika’lı Çocukların korkularını yenebilmek için söyledikleri bir halk şarkısı takılıyor aklıma...

Bir şarkıyla geleceğim sana, beraber yeneceğiz korkumuzu,
Bir şarkıyla geleceğim sana, elveda demek için yalnızlığa,
Bir şarkıyla geleceğim sana, haydi çocuk artık korkma!

Yalkın Tuncay